Öncelikle değerli dostlarımdan bir ricam var. Yazılarımı okurken lütfen Türkiye’nin varlık ve beka davasını düşünerek okumalarını rica ediyorum. Şayet bir tarafı tercih edeceksem, benim tercihim bellidir. Türk Milletinin ve Türk Devletinin geleceği, dünyada nerede, nasıl konumlanacağıdır.
Sürekli uyarıyoruz, uyarmaya da devam edeceğiz. Ta ki görmeyen gözler görünceye, duymayan kulaklar duyuncaya kadar.
Bir önceki yazımızda, “Kardeş kavgası körükleniyor” dedik. Hafta içinde olan bir takım olaylar bizi haklı çıkardı. Bundan sonra da inşallah istenmeyen olaylar olmaz.
Şimdi de asıl mesele seçim değil, milli güvenlik sorunu, diyoruz.
Neye dayanarak mı söylüyoruz?
Altılı masa seçimi kazanmak için cephe üzerine cephe açıyor, açıklama üzerine açıklamalar yapılıyor. Baskılar, tehditler, şantajlar havada uçuyor. Kendi isteği gibi olmayanlara sosyal medyada her türlü linci layık görüyorlar. Ta ki onlara göre hizaya gelinceye kadar! Örnek mi? “Sayın Akşener’i geri döndürdük, hizaya getirdik, sıra Sayın İnce de” demiyorlar mı? Neyse biz konumuza dönelim.
PKK elebaşlarının seçim talimatı vermeleri ve seçime müdahale etmeleri hepinizin malumu. Bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmadı. Ve altılı masadan bir Allah’ın kulu da çıkıp, “siz kimsiniz, hangi cüretle bunları söylüyorsunuz, sözlerinizi asla kabul etmiyoruz. Dün terörle nasıl mücadele edilmişse, bizim iktidarımızda da aynen devam edecek.” diyen biri çıktı mı? Sayın Akşener sadece bir defasında “HDP yi PKK nın yanında konumlandırıyorum” deme cesaretini gösterdi. Peki, ya şimdiler de? PKK elebaşlarının demeçlerine karşı neden sus-pus olunuyor?
Bizim burada derdimiz, ne siyaseten ne de birilerini laf olsun diye eleştirmek asla değil. Sadece milli bir duruş beklentisi içinde olduğumuz insanlardan bu duruşu göremememizdir. Gördüğümüz zamanda da alkışlamak bizim boynumuzun borcu olsun.
Şimdi tabi akla gelen ilk soru PKK elebaşları halkın büyük bir kısmından tepki toplayacağını bile bile neden bu açıklamaları yapıyorlar? Öncelikle bu sorunun cevabını vermek gerekir.
PKK elebaşları diyor ki, “ bu seçimi size biz aldıracağız, bunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın”. Yani kendilerini hatırlatıyorlar. Mecliste, HDP li vekiller, İYİ parti sıralarına dönerek; “Burada oturuyorsanız bizim sayemizde oturuyorsunuz” demediler mi?
Diğer taraftan PKK elebaşı Cemil Bayık, belediye başkanlığı seçiminde Binali Yıldırım’a karşı Ekrem İmamoğlu’nu HDP yi kullanarak desteklediklerini açıklamadı mı? Şimdi de PKK yöneticileri “bu seçimi kazanacaksanız bizim sayemizde kazanacaksınız” demiyorlar mı?
PKK elebaşlarından Sabri Ok bakın ne diyor,”Uluslar arası güçler bazen haber yolladılar bazen de selam, 14 Mayıs’a kadar eylem yapmayın diye... Bizde bu tarihe kadar eylemsizlik kararı aldık. Altılı masayı tabi ki destekleyeceğiz. Artık bu iktidarın devam etmesi mümkün değil. Uluslar arası güçler, siyasetçiler iktidardan desteğini çekti.” Diyor ve devam ediyor,”PKK ideolojik ve siyasi bir harekettir. Amacımız siyaset yapmak. Tabi ki birilerine destek vereceğiz, birilerine vermeyeceğiz” diyerek uzun bir konuşma yapıyor. (Kanlı PKK terör örgütü ne zamandan beri ideolojik ve siyasi bir hareket oldu. PKK’yı allayıp-pullayıp pazarlıyorlar)
Altılı masayı oluşturan siyasetçilerden bu ve benzeri konuşmalara karşı bir tepki, bir yorum, bir karşı çıkma gibi çıkışlar geldi mi? Düşünün bir kere, PKK denen cani terör örgütü, kadın, çocuk, yaşlı, ihtiyar demeden alçakça masum insanları katletsin, sonrada seçimin kaderini belirlemeye kalksın.
Sizce de bu durum karşısında “MİLLİ GÜVENLİK SORUNUMUZ YOK MU?”
Allah korusun ülkemiz dönüşü olmayan bir yola girerse, Suriye’den de, Irak’tan da, Afganistan’dan da beter olur, oluk oluk insanımızın kanı akar.
AÇIKCASI, TÜRKİYE, BATI VE ABD YE BİAT EDİLECEK ÜLKE HALİNE GETİRİLMEK İSTENİYOR.
ABD yazmış olduğu karanlık senaryo için PKK/YPG/PYD yi kullanmıyor mu? Özellikle son zamanlarda üst düzey, ABD li komutanlar PKK yı ziyaret etmiyorlar mı? Bu elli kanlı kan emicilerine Fransa madalya takmadı mı?
Hangi oyunun, hangi tezgâhın içerisinde olduğumuz gerçeği daha nasıl gösterilecek, daha nasıl anlatılacak bilmiyorum.
Diyorlar ki siz hiç korkmayın Türk Ordusu var, milliyetçi partiler var abartıyorsunuz? Peki, öyle mi?
Birincisi Türk Ordusu Milli Savunma Bakanlığına bağlı. Emir gelmeden asla hareket dahi edemez. Emri verecek olanda siyasetin emrinde olan Bakan.
Diğer taraftan şimdi o söz konusu malum partiler neden ayağa kalkmıyorlar, neden gereken tepkiyi koymuyorlar da sıkıntılı zamana girmemizi bekliyorlar?
Kılıçtaroğlu’nun, Hakkâri’ye özerklik vereceğiz sözleri hala canlılığını koruyor. Bunun sonuçlarının ne olacağı konusunda her hangi bir fikriniz var mı?
Söylenecek çok söz var. İnşallah bunları gelecek zamanlarda sık sık tekrar edeceğiz.
Selam ve dua ile. Hayırlı Ramazanlar.
İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı