Araştırma Üniversitesi Olmanın Zorlukları ve Destek Bütçeleri Artışı Araştırma
Üniversitesi Olmaya Yetecek mi?
Çukurova Üniversitesi, İbrahim Ortaş, iortas@cu.edu.tr
Günümüz Bilgi Çağında Dünya Üniversiteleri Kıyasıya Bir Yarışın İçindedir
İnsanlığın birkaç bin yıllık kısa tarihinin son 60 yılı artık tam bir bilgi üretimi çağının
zirvesini yaşamaktadır. İnsanın doğadan sezgi, sorgulama ve deneyleyerek edindiği bilgileri
soyut düşünce, analitik düşünme becerisi ile analiz ve sentezleme yaparak somut bilgi
üretmeyi başardı. Ürettiği bilgiyi sürekli geliştirerek doğanın gizemlerini çözümleyecek
teknoloji geliştirdi ve doğanın öznesi durumuna gelmiş oldu. İnsanın ürettiği temel bilgi ve
soyut düşünmeye dayalı matematiksel analizler ile doğanın dilinin şifreleri çözülerek anlaşılır
oldu. Üretilen bilgi geçen yüzyılın sonlarında dijitalleşerek adeta bilgi patlaması yaratı.
Doğanın şifreleri anlaşıldıkça ve ölçülere dijitalleştirildikten sonra daha çok bilgi üretiminin
sınırları zorlanmaya başlandı. Bilgi üretimi hızla teknolojiye ve seri üretime geçti,
görülemeyen varlıklar, nesneler ve yerler görülür oldu, bilgi anlık olarak paylaşılır ve kolay
ulaşılır oldu. Temel bilimler ve matematik bilgisi sayesinde dijitalleştirilen veriler çok kolay
analiz edilerek tek tek olgulardan çok daha büyük veri analizleri yapılarak bütünün
anlaşılması ile sorunların daha kolay çözümler arandı. Bilim ve bilginin önemi büyük veri
analizleri ile yaşamın her alanında görünür ve benimsenir oldu.
Ancak yer yüzeyindeki her toplum ve topluluklar aynı hızla bilgi üretimi ve kullanımına sahip
olmadıkları somut veriler üzerinden hepimizin bilgisi dahilindedir. Bilginin üniversiteler gibi
özerk ve özgür ortamlarda her yönü ile iyi eğitim almış, analitik düşünme beceresi yüksek
nitelikli insan gücü ile sağlandığı artık herkesçe kabul gören gerçeklerdir. Dünya’nın farklı
ülkeleri nitelikli insan yetiştirmek için üniversitelerine daha çok önem vermeye başladılar.
Gelişmekte olan ülkeler nitelikli insan gücü sağlamak üzere bilgi üreten ülkelerinin
üniversitelerine daha kapasiteli ve geleceği parlak öğrencilerini göndermeye başladılar.
Türkiye Cumhuriyeti bu konuda 1920’li yıllardan itibaren amaçlı olarak yurtdışına öğrenci
göndermeye başlamıştı. Seçkin öğrenciler yurtdışına nitelikli eğitim almak için gönderildiler.
Farklı ülkelerden nitelikli üniversite seçimi ve üniversitelerin ürettiği bilgi ve teknoloji ve
sahip olduğu nitelikli bilim insanı kadroları, alt yapı olanakları ve diğer ürettikleri ile
farklılaştırdı. Farklılaşan üniversiteler 2000’li yılların başından itibaren belirli kategorilerde
sıralanarak avantaj sağlamaya çalışmaktadırlar. Ülkemizde bu konuda geride kalmamak için
üniversitelerden gelen etki ile gelişmeleri okuyor ve dünyaya uyum sağlama yanında kendi
içinde bir farklılaşmaya gitmektedir. Ne yazık ki bu konuda ülkenin ağırlığına uygun bir
sıralamayı yakalayamadığı gibi sürekli de irtifa kaybetmektedir. Ancak üniversite tabanından
gelen talepler dünyadan kopmamak için çabalar devam ediyor.
Türkiye Bilgi Çağının Gerisinde Kalmaz!
Yerleşik akademik gelenekleri olan üniversiteler, TÜBİTAK ve YÖK Dünyadaki
üniversiteler arasında belirli bir yere gelebilmek için zorunlu olarak potansiyel Araştırma
Üniversitelerini belirlemeye gitmektedir. Ancak Araştırma Üniversitelerini diğer
üniversitelerden ayrıcalıklı kılacak ciddi bir maddi katkı ve teşvik sağlayamadığı için
üniversite tabanlarında ayrıca bir çaba harcama konusunda isteklendirici olmadılar. Pandemi
ve deprem sonrası yaşanan aksaklıklara bir de uzun süredir yaşanan ekonomik sorunlar,
üniversite bütçelerinin kısıtlı olması, yardımcı teknik eleman, işçi, hizmetli yetersizliği
akademik personelin motivasyonunu ve araştırma yapma isteği iyice düşürmüştür. Neredeyse
çoğunlukla üniversitelerin üzerinde bir ölü örtü serili durumdadır. İlk defa üniversitelerimizde
bu denli bir heyecansız durum yaşanıyor denirse abartı olmayacaktır.
Türkiye Üniversitelerinin ve Araştırma Kuruluşlarının Yeniden Akademik Kültüre ve
Ortama Dönmesi İklimi Yaratılmalı.
Bilgi çağında üniversitelerin bilgi üretmede geride kalması sonucunda toplum yaşamına yeni
bilgi ve teknoloji sağlaması düşünülemez. Ancak üniversitelerin kendi içinde bağımsız kendi
değerleri üzerinde gelişmesi gerekirken tam tersine çok daha fazla merkezileşmesi, Liyakatin
ve bilgi üretiminin taktir edilmediği durumda doğal olarak beyin göçü yaşanmakta ve
üniversiteler örnek model ve taşıyıcıları günden güne kaybeder durumda olmaktadır.
Bütün bu bilgilere rağmen YÖK, Türkiye Üniversitelerinin dünyanın ilk 500 üniversite
sıralamasında bir tek üniversitesinin olmamasından rahatsız olduğunu/olması gerektiğini
düşünürüm. Diğer taraftan YÖK ve TÜBİTAK da ayrıca özerk yapılar olmadıkları için
merkezi yapının iradesi dışında faaliyet yürütememenin zorlukları yaşadıkları düşünülebilir.
Normalinde bütün iktidarlar üniversiteler başarılı olsun istiyorlar, ancak üniversitelerin
doğaları gereği olması gereken ortamı kontrol etmeleri nedeniyle paradokslar yaşanmaktadır.
Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) Bütçeleri Artışı Araştırma
Üniversitesi Olmaya Yetecek mi?
YÖK bu bağlamda 2022 yılında başlattığı ADEP çerçevesinde 2022 yılında ilk defa 20
Araştırma üniversitesine 100 milyon, 2023 yılında 250 milyon ve 2024 yılı içinde 400 milyon
destek ayırmıştır. Ancak ne yazık ki ADEP bütçeleri dünya çapında araştırma üniversitesi
olmak için çok yetersizdir. İlk 500 üniversite sıralamasına girmek için daha çok alt yapı
teknoloji ve nitelikli öğrenci ve araştırıcı bulundurmak için üniversite bütçeleri yeterli
olmayacağı aşikârdır. Gelişmiş ülkelerin üniversitelerin bütçeleri ile kıyaslandığında çok
düşük ve ancak ABD’deki bir laboratuvarın bütçesi kadar denilebilir.
YÖK üniversitelere vereceği bütçeyi üniversitelerin toplam puanlarına göre belirlemiş
görüşüyor. Çukurova üniversitesi toplam puanda 20 sırada ancak vakıf üniversitelerine destek
sağlanmadığı için 17 sırada 13.9 milyon bütçe ile taltif edilmiştir.
Şekil Üniversite sıralaması ve alacakları ek bütçe miktarları
Birinci Sınıf Üniversite İçin Birinci Sınıf Olanaklara Sahip Olmak Gerekir
Araştırma üniversitesi gibi ayrıcalıklı birinci sınıf üniversite olarak yer alacaksak, birinci sınıf
olanaklara sahip olmamız gerekiyor. Bunun için nitelikli araştırma ve yayın için gerekli bütün
ihtiyaçlar ve enstrümanlar olanaklar ölçüsünde sağlanmalı. Çağımızda nitelikli bilim üretmek,
nitelikli insan gücüne sahip olmak çok külfetli bir durum olduğu aşikârdır. İleri teknoloji,
daha çok nitelikli insan istihdamı ve ek kaynak yaratılması sağlanmadan nitelikli birinci sınıf
üniversite olma olanağı yoktur. Yoksa yarışta önde olmak kendiliğinden olmayacaktır. Bu
konuda karınca kolonisi anlayışı ile yönetimler ve akademik, yardımcı eleman ve idari
personel hep birlikte çalışarak başarıya odaklanmalı.
Bilgi Çağının Önümüze Koyduğu Fırsatlar İyi Değerlendirilmeli
Bilgi çağının önümüze koyduğu son 20 yıllık tecrübe, mevcut araştırma verilerinin veri
bankalarında tutulması ve değişik amaçlara uygun veri üretmek, analizler yapmak, yazılım
kodlama ile verileri derleme ve dönüştürmeyi sağlamaktadır. İletişim teknolojiler çağının
dinamosu durumundaki Endüstri 4.0 ve 5.0, Yapay Zeka ve kodlama teknik ve mekanizmaları
erken dönemde öğrenip gelişmiş ülkeler ile aradaki farkı kapatmak gerekir. Mevcutta
dünyanın bir ucundaki en küçük bir bilgiye anlık ulaşmak ve bilgi paylaşımlarını anlık takip
edilebilmek ve sürece dahi olmak mümkün.
Ne Yapılabilir?
Bilgi ve iletişim çağında geçmişe göre bilgiye eriş daha kolay sağlanabiliyor. Bilgi paylaşımı,
iş birliktelikleri, beyin dolaşımı geçmişe göre daha çabuk sağlanabiliyor.
a) Mevcut verilerin analizi, yayına dönüştürülmesi geçmişe göre çok daha kolay.
b) Teknolojiye erişim kolay (paranız varsa).
c) Yapay Zekâ kullanımı doğrudan kullanımı için geliştirilebilir
Ancak bütün kolaylıkların nitelikli insan gücü ve yönetim erki ile koordineli olarak
sağlanması gerekir. Öncelikle nitelikli insan gücü artırılmalı ve de değer verilerek korunmalı.
Türkiye’nin üniversite ortamı özerkleşir ve akademik yaşamı özgürleşirse ve de yetişmiş
insan gücü iyi organize edilirse eminim kısa sürede dünyadaki gelişmeler yakalayabilir.
Bu bağlamda kâğıt üzerinde değil, nitelikli bilgi üretmek ve bilgiyi toplum yaşamına
uygulatmak için mevcut nitelikli üniversitelerin deneyim ve birikimlerinin kendi içinde
desteklenerek üretici duruma getirilmesi gerekir. Bu konuyu “Dünya ve Türkiye’de Üniversite
Olgusuna Yaklaşımlar: Çukurova Üniversitesi Örneği” (Ortaş, 2022) kitabında genişçe
anlatıldı.
Kısa Vadede Öneri Olarak;
Her üniversite kısa ve uzun erimli hedefler koymalı ve sonuçlar izlenmeli
Üniversitelerin öncelikle nitelikli yeni bilgi üretmesi için lisansüstü eğitimi ve araştırma
stratejileri gözden geçirerek çağa uygun hale getirmeli
Üniversitelerin araştırma birimi gelişmeleri izlemek üzere yeniden organize edilmeli. Salt
projelere destek vermek yeterli değil, güdümlü, stratejik ve temel araştırma için bilim
politikası geliştirmesi ve planlama yapılması gerekir. Gelişmeler yıllık olarak izlenmeli ve
üniversite stratejileri yenilenmeli.
Uluslararası ilişkiler için kaynak yaratılmalı ve ortak araştırma ve makale üretimi ortamları
sağlanmalı.
Veri Bankası ve Analizi Merkezleri kurulmalı. Akademik Merkez üniversite verilerini en iyi
şekilde bilgiye dönüştürecek nitelikli insan gücüne sahip olmalı. Bu merkez üzerinden başta
veri analiz ve yönetimi, ileri istatistik ve yazım programları araştırıcıların işini kolaylaştıracak
şekilde sağlanmalı. Sürekli eğitim programları çerçevesinde her araştırıcı artık ileri istatistik,
veri kullanımı ve programla kursları alabilmeli.
Akademik proje ve makale yazım merkezi oluşturulmalı. Nitelikli dergilerde daha çok yayın
yapacak bilgi üretmek için bilginin akademik ilkelere uygun yazılması ayrıca önemli.
Akademik yazım ve dil desteği düzenli sağlanmalı. Nitelikli dergilerin aradığı koşulları
sağlamak, üniversiteyi kara listeye almamak için son yıllarda yazılan çok ileri programlar
mevcut. Üniversitenin akademik personelin kullandığı programları kolayca sağlayabilmeli ve
programların kullanılması konusunda yeterli materyal ve videolar üretilmelidir.
YÖK’ün Üniversitelere Ayırdığı Ek Bütçe Özellikle Bilgi Teknolojileri ve Yazılım
Programlarına Ayrılmalı.
1-Hemen her akademisyenin zamanın büyük çoğunluğu bilgisayar başında birçoğu birbirine
bağlantılı programlar üzerinden bilgi derlemesi ve bilgiden bilgi üretmek üzere
çalışmaktadırlar. Bu bağlamda yapay zekâ mevcut verileri ve analizlerini araştırıcılara anında
sunarak inanılmaz kolaylıklar sağlamaktadır.
2-Bu nedenle bilgiye ulaşım kolaylığı sağlayan programlara öncelik verilebilir.
3-Kütüphaneler üzerinden bütün süreli yayın ve akademik kitap ve dokümantasyona
elektronik ortamda erişim sağlamak için ek bütçe desteği sağlanmalı.
4- Lisansüstü öğrencilerine daha çok burs ve üniversite yerleşkelerinde barınma ortamı
sağlanabilir.
5-Üniversitenin eşleşmede önde olan alanları daha çok desteklenerek belirli alanlarda öncü
konumu kazandırılarak üniversitenin tanınırlığı artırılabilir. YÖK ve üniversitelerde yapılan
açıklamalarda eşleşmede önde olan bölümlere ve katkı koyan araştırmalara verilir
denmektedir.
6- Araştırıcıların ihtiyaç duyduğu kolaylaştırıcı ekipman ve ortamlar için daha fazla destek ve
kolaylık sağlanmalı.
Bilim yapan ve toplumun öncüsü olacak bilim insanlar olarak sorumluluklarımızın bilincinde
olarak bilimsel bilgi üretiminde üzerimize düşenler yanında diğer aydınlatıcı ve eğitsel
çabaları göstermemiz gerekir. Türkiye’nin evrensel üniversite ilkelerine uygun ortamın ve
olanakların sağlanması ile dünyada hak ettiği yere gelmesi mümkündür.
26 Kasım 2023, Adana
Not: Sayın hocam, birçoğunuzun e-posta adresi bir şekilde makinemdeki adres defterime yerleşmiştir. Amacım kimsenin
zamanını almak ve rahatsız etmek değildir. Hepimizin ortak sorununu bir şekilde dile getirmektir. E-posta bu bakımdan
düşüncelerimizi kolay paylaşabildiğimiz bir ortam. Ancak peşinen eğer istenmeden e-posta aldıysanız özür dilerim. Eğer geri
bildirimde bulunursanız listeden adresinizi hemen çıkarırım.
Ortaş, İ. (2022). Dünya ve Türkiye’de Üniversite Olgusuna Yaklaşımlar: Çukurova Üniversitesi Örneği. Ankara: Anı Yayıncılık.