Ahmet Rauf AKAY
Punto:
Dinle
Gündemin hızla değişmesi arada bazı konuların kaynayıp gitmesine vesile oluyor. Geçen hafta sn Selçuk Özdağ'ın Karar TV'de yaptığı bazı açıklamaların akibeti de öyle oldu.
Hatırlanacağı üzere, 2015 Kasım seçimlerinden sonra MHP'de büyük bir ayrışma yaşandı. Bahçeli'nin Türkiye'yi yeniden seçime götürme yönündeki tavrı MHP'nin büyük oranda oy kaybetmesine neden oldu. 2015 Haziran'ında kazandığı milletvekillerinin yarısını kaybetti.
Bunun bir faturasının olması gerekiyordu. İdeoloji partilerinde fatura kesmek zordur, hele bu kişi parti lideri ise daha da zordur. MHP gibi -lider eleştirilmez- sloganı ile yetiştirilmiş, daha doğrusu uyutulmuş bir kitle varsa bu artık zor değil, imkansızdır.
Hatırlanacağı üzere o tarihlerde MHP'de sn Akşener, Sn Koray Aydın,Sn.Ümit Özdağ ve Sn Sinan Ogan MHP genel başkanlığına aday oldular.Partiyi kurultaya götürmek için gerekli delege desteğini fazlasıyla sağlamışlardı. Adaylar içinde en öne çıkan isim sn Akşener'di. Çünkü en fazla delegeyi o toplamış, medya seçimi kazanmasına kesin gözüyle bakıyordu. Bu beklenti üzerine anketler yapılıyor, Akşener'in Genel başkanlığı halinde MHP'nin oyunun ne olacağı tahmin edilmeye çalışılıyordu. Hemen her anket firması Akşener başkanlığındaki bir MHP'nin yüzde 20'nin üzerinde oy alacağını tahmin ediyordu.
Ne olduysa bu anketlerden sonra oldu, devreye yargı girerek delege iradesini hiçe sayıp kongreye tedbir koydu. Salona gidenler polis barikatı ile karşılaştılar. Kimse polis engelini aşıp salona gidemedi, ve tabi kongrede yapılamadı. Daha sonra bu isimler -Sinan Ogan hariç,- Akşener'in liderliğinde bir araya gelerek İYİ Partiyi kurdular.
İşte Sn Selçuk Özdağ'ın anlatımları,yeterli delege sayısına rağmen kongrenin nasıl engellendiğinin arka planına ışık tutuyordu. MHP delegesinin kongre kararı aldığı süreçte, iki AKP milletvekili arayıp Özdağ'la görüşmek istediklerini, konunun önemli olduğunu söylüyorlar.Özdağ'ın meclisteki odasında bir araya geliyorlar. Konu MHP kongresinin AKP'ye muhtemel etkileri... İçlerinden biri Akşener başkanlığındaki bir MHP'nin yüzde 20'den fazla oy alacağını, anketlerin bunu gösterdiğini belirtiyor. Bu aynı zamanda AKP'nin iktidarı kaybetmesi demek. "Ne yapıp edip Bahçeli'yi MHP'nin başında tutmamız lazım" diyorlar. Özdağ onları dinliyor, ben buna katılmıyorum, bırakın MHP'ye kimin genel başkan olacağına MHP delegesi karar versin diyor.
Bu konuşmadan birkaç gün sonra, iki ilçede mahkemeler kongrenin yapılmaması için tedbir kararı verdiler. Kongre umuduyla salona koşan MHP delegesi bir kilometre öteden yolları kesilerek geri çevrildi. Delegenin 2/3'ünün iradesine rağmen kongre yapılamadı, Bahçeli MHP'nin başında kaldı. MHP'nin bugünkü duruşunu anlamak için o kongre sürecinin iyi anlaşılması gerekiyor. Zamanı gelince iki ismin kimler olduğunu da kamuoyu öğrenecek. Ama bugün o gün değil.
BAHÇELİ - DAVUTOĞLU
Sn Davutoğlu Gelecek Partisini, Babacan DEVA partisini kurdu. DEVA liberal bir görüntü vermeye çalışıyor, GP daha muhafazakar, değer odaklı bir parti. Her iki isimde AKP'de oldukları dönem -akçalı- işlere karışmamış, isimlerini dünya hırsıyla kirletmemiş kişiler. Ama Bahçeli en çok sn Davutoğlu'na yükleniyor, sık sık konuşmalarında onu hedef alıyor. Davutoğlu birikimli bir isim, AKP seçmeninin kodlarını biliyor. GP kuruluncaya kadar AKP'nin -yalan/talan politikalarından bıkan seçmen MHP'ye yöneliyordu. GP kurulduktan sonra bu yönelişin istikameti değişti. GP,AKP seçmeninin kendine en çok yakın hissettiği parti. AKP'den MHP'ye akması muhtemel oyların önü kesilince Bahçeli eleştirilerinin odağına sn Davutoğlu'nu da aldı. Bugün bu partilere anketçiler yüzde 3-4 gibi oylar verseler de sempati alanları bunun çok üstünde. Özellikle Davutoğlu'nun siyasi etik vurgusu seçmende ciddi karşılık buluyor. AKP varlığını iktidarda kalmaya borçlu bir parti, iktidarı kaybettiği gün, seçmeni başta İYİ Parti ve GP olmak üzere kendine yakın bulduğu partilere akacaktır. Bunun için de bu partilerin hata yapmaması gerekiyor. Babacan'ın "Anayasanın değiştirilemez maddeleri için söylediği şartları oluşunca oturur konuşuruz mealindeki sözleri kendi adına politik bir hataydı. Bugünün meselesi anayasa babayasa değildir, bugünün meselesi, Türkiye'nin bu anti demokratik yönetimden kurtulmasıdır.Gündemden kopan, toplumdan kopar. Muhalefet gündemini halkın gündemi ile bitiştirdiği ölçüde başarılı olur. Başarının sırrı bugünün içinde kalmak, bugünün sorunlarına cevap aramaktır.