Kimilerine göre balans ayarı, kimilerine göre dinlenme durağı, kimilerine göre darbe kimilerine göre ise müdahale olan ve 1000 yıl sürecek parolası ile konuşlandırılan 28 Şubatın üzerinden tam 26 yıl su gibi akmış geçmiş lakin müeyyide ve uygulamalarından pekte ders çıkarmamışa benziyoruz…
1000 yıl devam edeceğini iddia edenleri hüsrana ve akamete uğratmasına, mağdurlarını ise iktidara ve muktedirliğe ulaştırmasına rağmen günümüzde her iki kesiminde pekte bir ders almadığı anlaşılmaktadır.!
Dün muhatabı ve mağduru olduğumuz , kınadığımız ve gücümüz nisbetinde mücadele ettiğimiz müeyyide ve uygulamalarının, dönemi özetleyecek ritüellerinin tekerrürünü ve devamını sağlayacak duruş ve uygulamaların sonuda hüsran ve akamete uğratacak .! hata yapıyorsunuz .! tabiri caizse bindiğiniz dalı kesiyorsunuz.!
Gerçi hüsranı ve akameti yeni olmasada; Asırlardır bir kutuplaşmadır gelmiş devam ediyor ve bundan ağzı yananlar olarak bu sürece meze ve payende oluyorsunuz.!
Bakınız dün gelenekçilik ve yenilikçilik ile başlatılan ayrışma, laik ve şeriatçı kümeleşmesi ile devam edip, akabinde sağcı-solcu, buda yetmez sonrasında Türk-Kürt, tutmayınca yine yeniden 28 şubat ile laik-anti laik derken, şimdide ulusalcı ve küreselci ekseninde maşallah hücre bölünmesini asırlardır istikrar ile yaşıyoruz...
Ve… yaşatmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürercesine, kendi dava ve ideallerinize ters düşecek ihtirasla ısrar ediyorsunuz, bindiğiniz dalı kesmeye çalışanlara ise anlaşılmaz bir sabır ve tevekkülle müsade ediyorsunuz.! Böyle devam ederseniz hüsran ve akamet sırası sizde malesef…
Maalesef ki benzeri ayrışma ve ötekileştirmenin ışığında, hayati meselelerimizi kişiler ile özdeşleştirip, kişilerin yaptıkları-yapmadıkları, yanlışları-doğruları, düşünceleri, inançları, uygulamaları ekseninde kişiselleştirip kısırlaştırıyor ve hücre bölünmesine pekde güzel zemin hazırlıyoruz.!
Bu ayrışma, kutuplaşma, ötekileştirme sonrasında asıl korkunç olanı, bırakın nevi şahıslarına münhasır kişilerin kutuplaşmasını, ortak kutsallar, fikirler, zihniyetler, doğrular, haklar ve hakikatler ayrışıyor, kutuplaşıyor ve birbirine yabancılaşıp çatışıyor...
Sonuç mu; Dün doğru olan-bu gün yanlış, dün kahraman olanlar-bu gün hain, dün kötü olanlar-bu gün iyi, dün zalim olanlar-bu gün mazlum, dün suç olmayan bu gün suçlu, dün haksız olan - bu gün haklı, velhasıl;
Dün siyah olan bu gün beyaz bukalemunluğu şahsi ve dünyevi menfaatler ekseninde haktan, hakikatten, ilke, ideal ve inanaç'tan ırak bir değişim ve dönüşümdür yaşanıyor...ve malesef ki bu ayrışma iklimi kaos ve kavga mevsimine insanlarımızı sürüklüyor…
Gözle teşhis edilemeyecek zerre bir virüs karşısında ve 1 dk 17 saniye süren küçük deprem kıyameti yaşamamıza rağmen ne 28 şubattan, ne virüsten, nede küçük kıyametten alacağımız ibreti derslerden sınıfta kalıyoruz aynı tas aynı hamam tam gaz yola , hüsrana , akamete revan koşuyoruz… nihai sonuç ise..Şahsi ve Dünyevi bir..HİÇ.!
Hiç bir hakkı, hukuku ve doğruyu asla yanlışa feda etmeyecek olanların Cenab-ı Allah ahir ve akibetlerini hayırlı eylesin İnşaallah!
selam saygı dua
Ahmet Gökhan Yazıcı