Piyasalar

Ağla Kudüs'üm

Punto:
Gözlerin kan çanağı Ağla ağla Kudüs’üm Esaret senin hakkın değil Zalimin elinde… Ağla ağla Kudüs’üm… Allah’ın mescidlerinde, O’nun adının zikredilmesini engelleyip, onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır? (Bakara 114) Allah resulünün ilk kıblesi ve Miraca şahit beldenin adıdır Kudüs Selahattin Eyyubi’in, “esaretten kurtulana kadar gülmeyeceğim” dediği kutsal beldenin adıdır Kudüs… Abdulhamid’den Osmanlı’nın tüm borçlarının silinmesi karşılığında Kudüs istendiğinde; “Mekke Allah’ın haremidir, Medine Peygamberin haremidir, Kudüs ise bütün Müslümanların haremi ve namusudur” dediği beldenin adıdır Kudüs… 9 Aralık 1917 Kudüs’ü kaybedişimizin tarihi… İngilizler Kudüs’ü teslim alırken, Araplar bayram ediyordu!... Haçlı Seferleri sona ermişti… 9 Aralık 2017, 100 yıl sonra Kudüs tekrar el değiştiriyor, bu defa Kudüs’e Yahudiler el koyuyordu. Yahudilik için, uydurma bir ağlama duvarından öteye hiçbir kutsiyeti olmayan yerdir Kudüs… Yahudiler için Arz-ı Mevud emellerine erişmelerini sağlayacak stratejik bir beldedir Kudüs… Asıl 4 milyar nüfusa sahip, İslam ve Hıristiyan âleminin kutsal beldesidir Kudüs… Ama bugün, bu 4 milyar İslam ve Hıristiyan âlemi, 14 milyonluk Yahudi’ye teslim olmuş gözüküyor. Yahudiler; 50-100 yıl ötesinin planlarını yaparak bugünlere geldiler… Viyanalı bir Yahudi olan, gazeteci Theodor Heriz, Yahudi topluluğu adına Abdulhamid’e, Filistin’de çiftlik büyüklüğünde bir arazi karşılığında Osmanlı İmparatorluğunun borçlarının ödenmesini, Avrupa Basınının Abdulhamid ve Osmanlı Devleti aleyhine yaptığı neşriyatın durdurulmasını ve Ermenilerin pasivize edilmesini teklif eder. Ulu Hakan Abdulhamid Han bu teklife şu karşılığı verir: “Ben bir karış dahi olsa toprak satamam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmışlar ve yine kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin Alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Türk İmparatorluğu bana ait değildir, Türk milletinindir, ben onun hiçbir parçasını veremem. Bırakalım Yahudiler milyarlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin’i hiç karşılıksız ele geçirebilirler, fakat bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.” Bunun üzerine Yahudi topluluğu planlarını değiştirirler. B planlarında Ulu Hakan Abdulhamid’in tahtan indirilmesi ve Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması vardır. Abdulhamid’in bu cevabından hemen bir yıl sonra ilk Dünya Siyonist Kongresi, 29-31 Ağustos 1897 yılında, İsviçre’nin Basel şehrinde toplanarak çalışmalarına başlar. Kongre başkanlığına Theodor Heriz getirildi. Ellerinde somut olarak Yahudi devletini, Arz-ı Mevud’u hedefleyen bir program vardı. Theodor Heriz hatıra defterine şunları yazıyordu; “Ben Basel’de Yahudi Devletini kurdum. Eğer şimdi bunu bağırarak söylesem herkes bana gülecektir. Belki 5 yıl içerisinde değil ama 50 yıl sonra mutlaka herkes bunun doğru olduğunu görecektir.” Evet, tam 50 yıl sonra İsrail Devleti kuruldu. Dünya Siyonist kongresi hemen hemen muntazaman 2 yılda bir toplanarak, büyük bir gizlilik içerisinde çalışarak hedeflerine tam da zamanında erişmiş oldular. Peki, bugün için, Yahudilerin 50 yıl sonraki hedeflerinde ne vardır? Bilemiyoruz değil mi? Yahudilerin, hedeflerine sabırla ve büyük bir gizlilik içerisinde takiye yaparak, diğer dinlere mensup olanları kandırarak ulaşmaya çalıştıklarını görüyoruz. Kudüs için gösterilemeyen direnç, Mekke ve Medine için gösterilebilecek mi? Öncesinde bir el, İslam Âlemine ‘mezhep’ nifakını sokarak parçalamıştır. Hadi bakalım İslam Dünyasını bir araya toplayabilirseniz toplayın!... İslam’ın üç kutsal beldesinden birisidir Kudüs… Bugün İslam Dünyası, Hıristiyan Dünyasının az da olsa desteğini de alarak bir avuç Yahudi’ye karşı birlik olup gerekli direnci gösteremezse, yarın Arz-ı Mevud’u gerçekleştirmiş Büyük İsrail’i nasıl durduracaktır. Bugün Kudüs için bir şeyler yapamayanlar, yarın Mekke ve Medine mevzubahis olunca gerekli birlik ve beraberliği- direnci nasıl göstereceklerdir? Yılanın başını küçükken ezmek gerekmez mi? “Hayır, yarın Mekke ve Medine söz konusu olursa, birlik ve beraberlik sağlanır ve gereği yapılır” deniliyorsa, bugün niçin Kudüs feda edilsin ki? Bugün Kudüs’ü feda eden İslam dünyası, yarın Mekke ve Medine’yi feda etmeye de hazır olmalı!... Evet, bu korkaklık nereye kadar? Bazı Arap Ülke Yönetimlerinin satılmışlığı nereye kadar? Hadi silkinin ve kendinize gelin, üzerinizdeki ölü toprağını atın, vakit diriliş vaktidir. Amerikan Yöneticilerinin ihanetlerini halkları ödeyecektir. 15. asrın başları ve 16. asırda Osmanlı; İspanya, Portekiz ve İtalya’da zulüm gören Yahudileri bağrına bastı. Ama onlar önce Osmanlı’nın güvenini kazandı sonra İmparatorluğun parçalanması için en büyük çabayı göstererek sırtımızdan hançerledi. Aslında Yahudi Milleti, İslam Alemi ile fazlaca sorunları yok iken, Filistin’de devlet kurmak adına Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasına en büyük katkıyı sağlamışlardır. Kendilerini, zulümden ve ölümden kurtaran bir milleti arkadan hançerleyerek borçlarını ödemişlerdir!!... Yahudilerin tarih boyunca en büyük kavgaları İslam’dan çok, Hıristiyanlıkla olmuştur. Bugün halkının yüzde 80’i Hıristiyan olan Amerika Yöneticileri Yahudilere şirin gözükmek için her şeyi yapıyorlar. Kendi halklarına ihanet ediyorlar. Amerikan nüfusunun yaklaşık yüzde bir buçuğu Yahudi’dir. Ancak bugüne kadar başkanlık yapanların birçoğunun da Yahudi kökenli olduğunu unutmamak gerekir. Yahudi hiçbir zaman azı ile yetinmez. Yarın Amerika’nın parçalanması da Yahudi eliyle olacaktır. Osmanlı’ya yapılandan ders almıyorsanız tarih tekerrür edecektir. Hâlbuki bugün Amerikan halkı da sokaklara dökülmeli, Trump psikopatından hesap sormalıydı.