İsmet TAŞ
Punto:
Dinle
Afrin; “Zeytin Dalı Operasyonu” var olan bazı gerçekleri hatırlamamıza vesile oldu.
Daha düne kadar ülkelerinde, PKK/PYD/YPG li leş kargalarına her türlü imkanı tanıyarak, Türkiye aleyhine faaliyet gösterilmesine izin verenler, bu gün, Zeytin Dalı Operasyonu karşısında, koro halinde; “Türkiye’yi Anlıyoruz, Her Ülkenin Kendini Savunma Hakkı Var” söylemini neredeyse söylemeyen kalmadı. Hatta şu sıralarda ABD içinden, ABD yönetimine karşı, PKK/PYD/YPG ile olan ilişkileri şiddetle eleştiriliyor. Türkiye’yi kaybetme riskimiz yok, yanlış tercih yaptınız deniliyor. Aynı perdeden diğer ülkeler daha sert tepki gösteriyor.
Adama sormazlar mı !? “İyi de kardeşim daha siz düne kadar haçlı ruhu, haçlı kafası, haçlı zihniyeti ile top yekûn bu ülkeye saldırıyordunuz! Türk düşmanlarına kucak açıyor, koyun koyuna oluyordunuz! Onlara her türlü imkânı tanıyordunuz! Ne oldu da çark ediyorsunuz?”
Aslında şu oldu!
1. Türk Milleti Ordusunun, Devletinin Arkasında Dik Durdu;Hatırlayacaksınız, 15 Temmuz dan kırk gün sonra malum devletlerden geçmiş olsun ziyaretleri yapılmıştı da, bizde; “Yedikleri tokadın etkisi ancak geçti" demiştik. Türk Milleti söz konusu Vatan olduğunda, canını, kanını hiçe saydığını, Vatanı için bin canı olsa binini de vereceğini gösterdi. Ancak bu yeteri kadar beyleri ikna edememiş olacak ki, ekonomik, askeri, siyasi saldırılarına devam ederek, Türk düşmanlığı ayyuka çıktı. Türk Milletinin Vatanın istilası karşısında bir iki cırtlak sesin dışında tek yumruk olduğu görüldü. 15 Temmuz başka ülkede olsa insanların günlerce sokağa çıkamayacağı, ciddi psikolojik sarsıntı geçireceği söylenirken, Türk İnsanı hiçbir şey olmamış gibi normal yaşamına devam etti.
2. Türk Ordusu, Peygamber Ocağı, Peygamber Ordusu, Peygamberin Askeridir;15 Temmuzdan sonra, Türk Ordusu; bitti, tükendi, en zayıf halde, Türkiye’yi işgal etmenin tam zamanı, diye düşünenler, Fırat Kalkanı Operasyonu ile bir kez daha hayal kırıklığına uğradılar. En zayıf hallerinde bile, en güçlü orduları dize getireceğini, Çanakkale Ruhu nun sönmediğini gördüler. Tam bir asırdır Kur’an’ı elimizden almaya çalıştılar, Allah’ın izniyle alamadılar, alamayacaklar da.
Her gaza da, her sefer de; “Düğüne gidiyoruz, beklemesinler, Allah’ım bana şahadet şerbetini içmeyi nasip eyle, Vatanım için on tane oğlum olsa onunu da feda ederim, Vatan sağ olsun. Şehitler ölmez, ben Peygambere komşu olacağım, vasiyetini hazırlayıp cebine koyan askerler" bunlar çoğaltabiliriz. Dünyanın hangi ordusunda, hangi askerinde bu ruh, bu heyecan, bu bağlılık, bu fedakârlık var? Bu anlamda emperyal güçler Türk Ordusunun dünyanın en güçlü Ordusu olduğu gerçeğini gördü bir kez daha kabullendi. Bu Ordunun karşısında değil, yanında yer alınmasının doğru olacağına inandılar.
3. Bütün dünya, Türk Annesinin ne kadar cesur, mert, yürekli, onurlu, şerefli olduğunu bir kez daha gördü. Şerife Bacı'ları, Ayşe Çavuş'ların, Nene Hatunların hala yaşadıklarını gördü. Bir adım geri atmadıkları gibi, elleri ile, "Asker Evlatları"nı beslediler. Cepheye gitmeye hazırız dediler. Sınırı boşaltmadılar.. Bütün Türkiye, tek ses, tek yürek, tek yumruk oldu
4. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Devletin dik duruşu ve kararlı tutumu;
“Sizden korkmuyoruz, ne modern silahlarınız, ne teknolojide gelmiş olduğunuz nokta bizi korkutamaz. Siz isteseniz de, istemeseniz de buraya gireceğiz. Bunu yaparken de Uluslararası Hukuka uygun olsun istiyoruz” söylemleri, dünya devletleri karşılarında, zayıf, güçsüz, iradesiz bir devlet değil, onurlu ve vakur duruşu ile bir dünya devleti olma portresi çizilmesi karşısında emperyal güçler geri adım atmak zorunda, söylemlerini değiştirmek durumda kaldılar.
5. Özlediğimiz, özlemini çektiğimiz, İktidarı ve Muhalefeti ile birlikte; “Milli Birlik” sağlandı;
İş dünyası, işçisi, memuru, emeklisi, köylüsü, esnafı, toplumun bütün sosyal katmanları, tek bir yürek, tek bir yumruk oldular. Bu Milli Birliğin sağlanması, Türkiye açısından en büyük kazanımlarından biridir. Elbette hainler, alçaklar, kendilerini yakışanı yapacaklar ki yapıyorlar, vatanseverler de kendilerine yakışanı, yani Vatanlarına sahip çıkacaklar.
6. Ekonomimize baktığımızda, asla bir; “Savaş Ekonomisi” görmüyoruz. Değişen hiçbir şey yok
İstisnasız herkes normal yaşamını devam ettiriyor. Ne bir korku, ne bir tedirginlik, ne de bir kaygı duyuyoruz. Süper güçlerde dahi bu dirayeti görmemiz mümkün değil.
7. Türkiye, eski Türkiye değil;
74 Kıbrıs Harekatında ne olmuştu? ABD benim verdiğim silahlarla çıkarma yapamazsın demiş, almamız gereken yerleri alamamışız, bu harekat yarım kalmıştı. Sonrasında da yıllarca süren silah ambargosu konuldu. Türkiye'nin eli kolu bağlandı kımıldayamadı.
Oysa şimdi Savunma Sanayimizin % 70 yerli ve milli. Kendi ürettiğimiz hatta bir çoğunu ihraç ettiğimiz silahlarımızla operasyon yapıyoruz. Aksi halde bu kadar dik durmamız mümkün değildi.
Özetle; askeri, polisi ve bütün halkıyla el ele veren, emperyal güçlere karşı savaşan, adaletin, barışın, kardeşliğin, hürriyetin, medeniyetin simgesi olan, asla zincir vurulamayacak, esir edilemeyecek bir Millet var. Buna binlerce yıldır TÜRK MİLLETİ deniyor.
Bu kararlı tutumu, küçümseyen, önemsemeyen bir güruh yok mu? Var elbette. Afrin, bir karış toprak büyütmeye gerek yok, çantada keklik, abartılacak bir şey yok, bizim için bir lokmalık iş, Vs. Gereçten öyle mi? O zaman bu kadar diplomasi trafiği niye? Emperyal güçler niye tedirgin? Neden olay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine taşında? Bütün dünyanın gözü kulağı neden burada? ABD neden şiddetli eleştirilere maruz kalıyor? Bu ve benzeri soruları uzatabiliriz. Mesele üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olunca, öküzün altında buzağı da aranır, olayı küçümsemek için her yola başvurulur.
Askerimizin burnu kanamayacaksa, siviller zarar görmeyecekse, tespit edilen hedefe ulaşılıp zafer mutlaksa, harekatın günlerce sürmesinde hiçbir sakınca yok! Ama kimse unutmasın ki, GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ.
SELAM OLSUN ALLAHI’IN ASKERLERİNE (CUNDULLAHA),
SELAM OLSUN PEYGAMBERİN ORDUSUNA,
SELAM OLSUN, ŞEHADET ŞERBETİ İÇEN, PEYGAMBERE KOMŞU OLAN ARSLANLARA,
SELAM OLSUN, ALLAH İÇİN MÜCADELE EDEN GAZİLERE…