Piyasalar

Af(e)rin ki Aferin!

Punto:
Türkiye’nin hemen yakınındaki Afrin'e yönelik “Zeytin Dalı Harekâtı” başarı ile sürdürülmektedir… Bu harekât hiç şüphesiz terör örgütlerine karşı yürütülmektedir… Ancak işin teknolojik ve ekonomik boyutu dikkate alındığında terör örgütlerinin önemli destekçilerinin olduğunu anlamak için uzman olmaya çokta gerek yoktur… Klasik söylemle yedi düvele karşı yürütülen bir harekât söz konusudur… Osmanlı 20.yy’a girerken yedi düvele karşı ayakta kalma mücadelesi vermişti… Aslında anlatılmak istenen büyük güçlere karşı yapılan mücadeledir… Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı da bu anlamda "yedi düvele" karşı yürütülmüş/kazanılmıştır… O yıllarda yedi büyük devlet; İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, İtalya, Avusturya-Macaristan ve İspanya'dır. Bu devletler o dönemde yedi büyük devlet olarak görülmekteydi. Günümüzde büyük güçler sıralamasında değişme olmuştur. Ancak yeni büyük devletlerin de bize bakış açıları çok değişmemiştir… Bunların bize bakışı kendi dünya görüşleri ve kendi çıkarları çerçevesindedir… Batıda Türkiye karşıtlığı… Afrin'e yönelik “Zeytin Dalı Harekâtı” sonrası ülkemizle ilgili batı basınında yazılanlara bir göz attığımda Türkiye’nin haklı davasının aksine yayınlarının var olduğunu gördüm… Türkiye’yi halkı bombalayan (!) ve sivillerin öldüren (!) olarak gösterme çabası mevcut… Hiç düşünülmez mi tankları bile yok eden ağır silahlar sivillerde (!) nasıl bulunur? Bunu dahi anlamayanlara aferin ki, aferin (!) Bu iddialar elbette gerçek dışıdır… Bunlar iflah olmaz Türkiye karşıtlarıdır… İçte ise idrak mahrumlarına malzeme verecek açıklamalardan kaçınmak gerekir… Milletimiz kenetlendi… Zeytin Dalı Harekâtı’na halkımızdan yüksek oranda destek var. Nitekim yapılan anketlerde halkımızın %85-90’nının Zeytin Dalı Harekâtını desteklediği ortaya çıkmıştır. Yani insanımız kahraman Mehmetçiğin yanındadır... Aferin ki aferin! Mehmetçiğe… Aferin! Birlik içinde olan milletimize… Zeytin Dalı harekâtına destek vermeyen %10’a ne demeli… Yedi düvele karşı haklı bir mücadele verilirken “kılla-tüyle” dolu açıklamalar yapmak da neyin nesi? Bunlara da koca bir aferin (!) Bunlara da aferin ki aferin (!)… Bu arkadaşlara(!) bu yıl 98. yılını kutladığımız Kahramanmaraş’ın kurtuluşunda (12 Şubat 1920) Abdal Halil Ağa’nın tavrını hatırlatmak isterim… Abdal Halil Ağa… Olay 1919’da Kahramanmaraş’ta geçer… Ermeniler Fransız işgalcilerini coşku ile karşılamaya hazırlanıyorlar… Ermenilerin en zengini ve en nüfuzlusu eski Maraş Mebusu (Milletvekili) Agop Ağa, Abdal aşiretinin ileri geleni Abdal Halil Ağa'ya gelmesi için haber gönderir… Halil Ağa gelince aralarında şu diyalog yaşanır: Agop Ağa: — Arkadaşlarını topla gel! Ordusunun başında gelen büyük Fransız kumandanını karşılamağa gideceğiz. Halil Ağa: — Olmaz… Gelemem… Agop Ağa: — Kasnağını altınla dolduracağım gelirsen… Halil Ağa: — Bilirim, doldurursun. Davulumu değil, evimi bile altınlarınla doldurursun… Amma bu din bahsi... Bir çomak bile vuramam… Abdal Halil Ağanın bu tavrını görünce Afrin’e muhalif olanlara aferin ki aferin (!)… Beyler! Bu vatan bahsidir… Bu din bahsidir… Zaten bu beylerin (!) önceden de karnesi kırıktır… Şimdilerde okullarda nasıl takdir/teşekkür gibi başarı belgesi veriliyorsa eskiden okullarda “Aferin belgesi” verilirmiş… Yani aferin belgesi, anlayacağınız öğrencilere verilen beğenme ve takdir kâğıdı… Derslere devam edip başarılı olan öğrencilere verilirmiş… TDK’ya göre aferin; övme, takdir, beğenme vb. duyguları belirtmek için söylenen bir sözdür… Afrin Harekâtı başlayınca bir aferin belgesi vermek gerekse, Mehmetçiğe, siyasi görüş belirtmeden harekâtı destekleyen kimselere verilmelidir… Sizce de vatan bahsinde, din bahsinde sorumlu davrananlar çoktan “aferin belgesini” hak etmedi mi?