Piyasalar

Adil Bir Bütçe

Punto:
Hepimizin çok iyi bildiği bir şey var. Eskiden beyaz eşyalarımızın ömürleri çok uzun olurdu. Hiç arıza vermezdi. Adı üstünde dayanıklı tüketim malları. Ama artık bugün böyle değil, üretilen ürünlerin ömürleri planlanmış olduğu için, üretim biçimine göre, ürünlerin ömürleri çok kısaltılarak tüketim biçimleri oluşturuluyor. Başka bir ifadeyle bu büyük soygunu anlatmak istersek; satın aldığınız ürün aslında size kiralanıyor. Sonra o ürünü göstermelik satın alıyorsunuz, ömrü bitince de tekrar gidiyor yenisini satın alıyorsunuz. Ancak halkın aldatılması için, bu ürünlere her defasında sözüm ona bir yenilik eklendiğini reklam ederek ürünü almanız reklam politikaları ile sağlanıyor. Acaba bir ürünü yıllarca bozulmayacak şekilde tasarlayıp, ürüne olacak rağbetten ötürü onu çok satar ve çok para kazanabilir misiniz ? California'da bir itfaiyede bulunan bir ampul 1901 yılından beri aralıksız yanıyor. Yani 117 yaşında. Dayanıklı ürünlerde üretim sektörünün zamanla ürettiği ürünlerdeki kaliteyi düşürmesi, ürettiği ürünleri seri tüketime taşıyabilmesi için, ömürlerini ürünlerin azaltmıştır. Bu üretim faktörlerini elinde tutan sermaye, hükumetlere yasalar çıkarttırıp 117 yıldır hiç sönmeden yana ampul, 1000 saatlik ömürlere göre üretilerek seri üretim desteklenmiştir. Ülkemizdeki durumda bundan farklı değildir. Tabi seri üretim demek, süreklilik arz edecek seri tüketim demektir. Seri tüketimde seri israf bir yana iken, seri kazanç da bir yana olmaktadır. İsrafın olduğu yerde yoksullaşmaya planlı seri üretimin katkısı büyük olacaktır. Yani sizin anlayacağınız, üretim modeli, bir seri üretim mantığı ile israfa dayalı bir tüketime yöneliktir. Aynı ihtiyacınızı kısa zaman sonra yeni bedeller ödeyerek almak zorunda kalıyorsanız, bu sizin yoksullaşmanıza katkı sağlarken, bu üretim bantlarını elinde tutanlara da büyük kazançlar sağlamaktadır. Şirketlerin temel amacı minimum maliyet maksimum kardır. Gelişen teknoloji şirketlerin kârlarını çok daha üst düzeylere doğru taşırken, maliyetlerinide minimize etme yönünde, en alt seviyeye indirmeyi hedef edinmişlerdir. Şirketlerin en yüksek gideri de personel giderleridir. Maliyetlerin bu büyük kısmının minimize edilmiş şekli asgari ücrettir. Asgari ücret çıtasını belirleyen devlet olup, bari insanları açlık sınırında tutarak; asgari ücret verelim diyerek onun altında insan çalıştırmayı yasal suç olarak tanımlamıştır. Ancak asıl asgari ücretlilere darbeyi vuran hükumetlerin yaptığı genel bütçedir. Tercih ettikleri ekonomik politikalar üretim faktörlerinin tekelleşmesinin, yoksullaşmanın, asgari ücretlerin hep en düşük düzeyde tutulmasının temel nedenidir. Buna biz sosyal bir ekonomik darbede diyebiliriz. Asgari ücretin açlık sınırında tutulmasına rıza gösteren hükümetin, ekonomi politikalarının milli olduğunu söylemek mümkün değildir. Sermaye, hükumetlerin eliyle de planlı eskitmeyi maalesef yapmaktadır. Zaten bu işin sermaye, siyaset ve yargı ayağı olmadan, topluma kabul ettirilmesi mümkün değildir. Toplumun yoksulluğunun nedeni, sistemsel bir kurgunun çok başlılık modelleri içinde; kendi içinde birbirini destekleyici, ama halkın aleyhinde olan bir iktisadi modelin ısrarla uygulanmasındandır. Bu modeli sürdürerek toplumun refah düzeyini asla yükseltemezsiniz. Sadece bir avuç hak hukuk tanımaz karunların dahada zenginleşmesini sağlarsınız. Yoksulluğun bitmesi için, adil bir bütçenin oluşturulması için, para üretim biçiminin yeniden düzenlenmesi şarttır. Tabana yönelik yeni para üretim biçimi ile yeni bir ekonomik modelin kurulması gerçekleştirilerek ancak toplumun refah seviyesi yükseltilecektir. Selam ve dua ile...