Maşallah Ülkemizin ekonomik çıkmazlarına çözüm niteliğinde kendisini ekonomist olarak nitelendirerek yeni uygulanmaya başlanan kur garantili mevduat sistemine sahip çıkan çıkana,
Allah saklasın sistem başarısız olursa , muhtemel kaçanlar, sahip çıkmayanlarda aynı kişiler olacaktır.!
Öncelikle Milletin birikimlerine göz koyacak nitelikte bir çözüm önerisi getirmek, temsil ettiğin iktidarın, çözümsüzlükte gelmiş olduğu son noktanın ilanı olur ki, bu algının oluşmasına , bu çözüm önerisini sunanların hakkıda haddide değildir.!
Belki birileride çıkar, Devletin , şehrine hizmet etme noktasında yıllardır verdiği kamu kaynaklarını nasıl kullandığını sorar ise,
Gelen gelirlere göre ayağını yorganına göre uzatmayıp, kamuya ait satmadık yer bırakmayarak çarkı çevirdiğini araştırıp merak ederse,
Devletten gelen gelirlere ve kamunun mülklerini satarak bile üstesinden gelemediğin şehir ekonomisinin yönetiminde, temsil ettiğin kurumun devlete, bankalara, özel müteşebbislere yaptığın borç dengesizliğini ortaya koyar ise,
Kaşıkla gelen, gelirlere rağmen bol keseden kepçe ile harçadığın kalemleri birileri ortaya döker ise,
Ekonomi birikiminiz ve tecrübenizle işte böyle dillere düşersiniz.!
Demek ki neymiş, İslamın şartı 5 tir altıncısı olsa idi oda Haddini bilmektir!
Diğer taraftan gelir ve gider dengesini sağlayıp, ayağını yorganına göre uzatıp, sorumlu olduğu kurumu, işletmeyi veya aile müessesesini geçindiren, yürüten herkes aslında iybir ekonomisttir onları dinlemek, anlamak daha evladır.!
Diğer bir husus son günlerde Kazakistan’da yaşanan Ekonomik nitelikli sosyal olaylardır, Ülkemizde ki bazı siyasilerin paye çıkarmaya bazılarının ise kazak Türküne fatura etmeye çalıştığı süreçte,
Ülkesini ve Milletini bu noktaya getiren yöneticilerin fahiş hatalarınıda öncelikle göz ardı etmemek ve ders çıkarmak lazım.!
Yere göğe sığdıramadığımız, hatta neredeyse Türk Dünyasına Başbuğ ilan edeceğimiz Nazarbayevin ve aile efradının arşa yükselen saltanatı , sefahatı, doluyu tarlaya çağıran önemli etkenlerdendir.!
Seni sorgulamayacak, ismini bir şehre verecek , güvenlik konseyi başkanlığı ile geleceğini garanti altına alacak halef yönetici kişiler gün gelir millet tepkisi karşısında sana sahip çakamaz işte böyle ortada bırakır.!
Demek ki neymiş, Millet fakru zaruret içerisindeyken, evlatlarına milyardolarlık Servet edinmenin bir bedeli vardır.!
Demek ki neymiş pandemi dönemi millet can ve geçim derdindeyken, Milleti yönetenin bir eli balda bir eli yağda yaşamasınında bir bedeli vardır.!
Demek ki neymiş sırf iktidarını ve saltanatını devam ettirmek için 3-5 oligarkı zengin edip milletine ve Milletinin feryadına sırtını dönmeninde bir bedeli vardır.!
Demek ki neymiş bir devlet Milletinin sefaleti, esareti, mutsuzluğu, açlığı ile birlikte yaşayamaz, yaşatırsan Milletine karşı milletine düşman unsurları sırf kendi saltanatının devamı için ülkeni işgal ettirme ihanetine mahkum ve mecbur kalırsın bununda bir bedeli vardır.! Elbet…
Şüphesiz ki kendi ihtiyacını tam anlamıyla üretemeyen ülkelerin son günlerde yaşadıkları toplumsal olaylardan ders çıkarabilmek anlamlıdır.! Önemlidir.!
Şu bir gerçek ki ; Ülkemizin kendi ihtiyacını üretebilme potansiyeli gerçeği ışığında,
Etrafındaki ülkelerde yaşanan olağan üstü olayların sebep olduğu göç dalgasına maruz kalması,
Salgın döneminde tüm dünyada sarsılan ekonomik dengesizliğin yansımalarına fazlası ile maruz kalması
Uluslararası küresel sermayenin ulus devletleri ekonomik maniplasyonlar ile çökertme saldırılarına maruz kalması..
Küresel sermayenin ülkemizdeki disbiritör taşeronlarının fahiş fiyat artışları ile enflasyon yükselişini sübvanse etme ihanetine maruz kalması karşısında…
Ve tabiki güvenip sorumluluk yükledikleri bazı yöneticilerin emanete ihanet edecek düzeyde iktidarı ve ülkeyi arkadan hançerleyecek alçaklıklara maruz kalması.. karşısında
Ülkemizin hala Ekonomik olarak ayakta kalması ve milleti muhannete muhtaç etmemesi elbette ki başarıdır.! Nankörlük edilmemelidir.!
Lakin Ortadoğu ve Kafkasya’da ortaya çıkan sosyal olayları, topu sadece dış güçlere havale etme kolaycılığına sığınmadan sağlıklı analiz edip
Benzer söylem ve sloganlar ile yaşanan sosyal olayların ülkemizde tekerrürünün önüne geçmek için kısa sürede önlem ve çözümlemelerin yapılması hayati öneme sahiptir.!
Öncelikle milli gelirin toplumun bütün kesimlerine bu sancılı dönemde eşit dağılımını sağlayacak ücret ve gelir ayarlamaları yapılması lazım…
Serbest piyasa ekonomisi bahanesine sığınıp, fahiş fiyat artışları ile piyasaları alt üst eden üreticilere , stokçulara sadece para cezası değil ticaretten men etmek ve hapis cezsıda dahil müeyyidelerin uygulanması,
Üreticilerin fiyat belirleme serbestiyetlerini son verip, Üreticilerin iç ve dış piyasaya satışa sunacakları fiyatlamanın devlet tarafından yapılması, Üreticden-Tüketiciye Otomasyon Fiyatlandırma sisteminin Maliye Bakanlığı uhdesinde süratle kurumsallaştırılması ile fiyatlanma artışı resmî enflasyon artışı oranına endekslenmesi lazım…
Fahri trafik müfettişliği gibi Fahri tüketici müfettişleri halk içerisinden seçilerek halkın Heran alış veriş yaptıkları kurumları işletmeleri üreticileri denetlemesi ve usulsüzlükleri anında devlete bildirecek sistemin kurulması lazım.
Ağır enflasyon yüksekliği altında ezilen düşük ücretli kesimlere, memurlara, emeklilere, asgari ücretli işcilere, hanesini düşük tek maaşla geçindirmek zorunda kalanlara, yüksek oranda maaş zammı yapıp, yüksek gelir sahipli maaşlara zam yapılmamalıdır.!
Devletin , Meclis’te dahil her kurumunda çalışan bütün çalışanların tek maaş alıp, döner sermaye , yönetim kuruluk ücretleri, görev tazminatları , gibi ek gelirler kaldırılıp bu ekonomik zorluklar içerisindeki ülkemize ve ihtiyaç sahibi insanlarımıza feragat edilmelidir…
Faiz, altın , döviz yatırımları ile emeksiz, risksiz ve ülke üretimine katma değeri olmayan birikim sahiplerine Özel Kazanç vergisi getirip, haksız ve zahmetsiz kazançları yüksek vergiler ile vergilendirilmelidir.!
Zam ve vergi artışı ile kaşıkla verip kepçe ile toplamak dengesizliğine son verilip, fiyat ve ücret istikrarı , üretim ekonomisi ile sağlanmalı, ayağımızı yorganımıza göre uzatıp, gelirimiz oranında giderimizin olması bir Devlet ve Millet ahlakı olarak yaşantıya dönüştürülmelidir.!
Bütün kamu kurumlarınında bağımsız Sayıştay denetçileri atanmalı, kadro yetersizliği durumunda, yeminli mali müşavirlerden hizmet alımı yapılıp bütün kurumların gelir ve gider bilançosu aylık olarak analiz edilip şeffaf olarak kamuoyuna ilan edilmelidir.!
Millet can ve geçim derdi ile imtihan olurken, israfa, safahata , gösteri ve törene kaçan harcamalardan, üretim yatırımı dışındaki bütün yatırımlardan vaz geçilip,
Ülkenin ve kurumlarının vebalini üstlenmiş yöneticiler ve sorumluluk yüklediğimiz idareciler ve hepsinin yakın efradı, ailesi, Millet gibi kazanıp, Millet gibi tüketip, Millet gibi giyip, Millet gibi yiyip velhasıl Millet gibi yaşamalıyız.! ki Göz bebeğimiz Devletimizi yaşatabilelim.! Vesselam.!
Selam Saygı Dua
Ahmet Gökhan Yazıcı