Piyasalar

Ankara Barosu'ndan YSK'ya Pankartlı Tepki

  • 1149
Punto:
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), AKP’nin itirazını kabul ederek İstanbul’daki 31 Mart seçimlerini iptal etmesine tepkiler sürüyor. Ankara Barosu, bugün YSK'nın tam karşısında olan binasına “Hukuksuzluğun tam da karşısındayız” yazılı dev bir pankart astı. 7 Mayıs'ta Ankara Barosu Adliye önünde basın açıklaması yaparak YSK'nın kararını Başkan Sağkan şöyle eleştirdi: Bu hukuk garabeti hepimize göstermiştir ki; üzerinden 24 saat geçmemiş bu darbe tanklarla ya da silahlarla değil, cübbesi üniformalaşmış, vicdanı bireysel ikbale indirgenmiş atanmışlar tarafından 70 milyon yurttaşın, 16 milyonun gözlerinin içine baka baka çirkin bir cüretkarlıkla yapılmıştır. Halk iradesinin bu silahsız gaspı, halk iradesinden duyulan korkunun beyhude çabalarıdır ve günü geldiğinde failleriyle birlikte silinmeye mahkumdur. Biz 'kul' değil, birey olmanın, seçme ve seçilme özgürlüğünün, insan haklarının ve bu haklarımızı hiç kimseye yedirmemenin hikmetini, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün fedakar bir milletle yoktan var ettiği Cumhuriyet sayesinde yaklaşık 100 senedir iliklerimize kadar hissediyoruz. Kimseyi yedirmeye de niyetimiz yoktur. Bu sebeple hukuk kılıfına sokularak yapılan bu alçak darbeye boyun eğmemek, hepimiz için geçmişe, bugüne ve geleceğe duyduğumuz borcun, Cumhuriyetimize olan minnete karşılık mücadelesi olacaktır. Ankara Barosu avukatları olarak, yargı bağımsızlığı çiğnenerek, yargıç cübbesine zorla düğme dikilerek girişilmiş bu darbenin tam da karşısındayız." Bugün ise 49 İlin Barosu ortak bildirge yayınladı.. “BU GEREKÇE İLE İPTALİNİ HUKUKİ VE VİCDANİ OLARAK KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR” Sandık kurulu başkan ve üyelerinin bundan sonra “potansiyel suçlu gibi görüleceği” kaygısının dile getirildiği açıklamanın tam metni şöyle: “Biz aşağıda imzası bulunan Barolar; YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimlerinin İPTALİNE ilişkin 06.05.2019 tarihli kararı nedeniyle kamuoyuyla aşağıdaki açıklamayı paylaşma zorunluluğu duyduk. YSK’nın kısa kararından ve kamuoyuna yansıyan bilgilerden seçimin; usulüne aykırı oluşturulan seçim kurulları nedeniyle iptal edildiği anlaşılmaktadır. YSK’nın sandık kurullarının oluşumuna ilişkin 135 sayılı Genelgesinin 4. Maddesinde 298 Sayılı Yasanın 23. maddesine atıfta bulunmak suretiyle; ‘…İlçe seçim kurulu başkanı, sandık kurulunun kalan bir asıl ve bir yedek üyesini belirlemek için önce, 22’nci maddenin birinci fıkrası uyarınca bildirilen listeden sandık kurulu başkanı olarak belirlenmeyenler arasından, ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler. Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksiklikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimseler arasından tamamlanır.’ denmektedir. Yani seçim kurullarının oluşumunda seçime katılan siyasi partilerin hiçbir müdahalesi yoktur. Kaldı ki, YSK benzer şekilde Bursa Mustafa Kemal Paşa İlçesi seçimleri için; seçim kurullarının 02.03.2019 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle, sandık kurullarının usulüne uygun olmadan oluşturulduğuna ilişkin tam kanunsuzluk iddiasının REDDİNE karar vermişken, bir başka seçimin bu gerekçe ile İPTALİNİ HUKUKİ VE VİCDANİ olarak kabul etmek mümkün değildir. “DEMOKRASİ VE HUKUK TARİHİMİZDE MAALESEF KARA BİR LEKE OLARAK YERİNİ ALACAKTIR” Bu kararla; ülkemizin uzun ve sıkıntılı demokrasi tarihinde edinilen tecrübeler, yasal düzenlemeler ve seçim kurullarının uygulamaları ile oluşan yerleşik içtihatlar, teamüller ve ilke kararları yok sayılmıştır. Halbuki bunların tamamı seçimlerin sağlıklı işlemesi, millet/seçmen iradesinin şaibesiz bir şekilde sandığa yansıması içindir. Ancak YSK kararı ile tüm bu birikim bir yana atılınca, artık seçmenin seçim sonuçlarına ilişkin kuşku ve endişeleri artacağı gibi sandık kurulu başkan ve üyeleri de potansiyel suçlu gibi görülecektir. Demokrasi, öncelikle halkın iradesi ile şekillenen seçim sonuçlarına saygı duymakla mümkündür. YSK şeklin ikincil sayılması gerektiğini, esas olanın seçmenin iradesi olduğunu birçok kararında olduğu gibi ‘mühürsüz oyların geçerliliğine ilişkin karar’ı ile de göstermiştir. Hal böyleyken; demokrasi birikimimizi, kültürümüzü ve yıllar içinde oluşan tüm içtihatları yok sayarak alınan bu karar, demokrasi ve hukuk tarihimizde maalesef KARA BİR LEKE olarak yerini alacaktır. İlkesel bazda yaptığımız bu açıklama ile amacımız; hukuksuzluğu kabul eden anlayışa karşı temelini hukuk ve adaletten alan demokrasiye sahip çıkmak ve onu savunmaktır. Bu sürecin İstanbul ve Ülke genelinde sağduyuyla ve demokratik kurallara uygun bir şekilde sonuçlanmasını diliyor, kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz.”