Piyasalar

Abdulnasir Kımışoğlu'dan "Mefkûre-1" Kitabı

  • 1166
Punto:
Yazarlarımızdan; Yazar ve Diyanet Görevlisi Abdulnasir Kımışoğlu Bey'in yeni kitabı yayınlandı. KİTABIN ÖNSÖZÜ: ÖNSÖZ Bir Medeniyet Tasavvurundayım. Bu tasavvur: İLAHİYAT, EDEBİYAT, SİYASET ve TARİH mefhumlarının ihata ettiği mana ve bu mananın meydana getirdiği fikriyat dâhilinde şekillenen bir “MEDENİYET” tasavvurudur. #İLAHİYAT: İnanç, felsefe ve metafiziğin meydana getirdiği olmazsa olmaz olan ve insanın yaratılışında yani fıtratında var olan bir umdedir. #EDEBİYAT: Ebedi olana ulaşmak ve onu anlatacak en güzel bir vasıtadır. Meramın anlatılmasını sağlayan en kapsamlı cephedir. “Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun” buyuran Rabbi Rahmanın işaret ettiği mürekkep dünyasıdır aynı zamanda. #SİYASET: Hak – Batıl mücadelesi içerisinde hakkın sözcülüğünü yapmaktır. Hak olana sancaktar ve mihmandar olmaktır. Mazluma ümit zalime korku olmaktır. #TARİH: Fikir ve düşüncenin muhafazasıdır. Millet ve devletin silinmez hafızasıdır. ************************ Medeniyet Tasavvurumun İsmi: MEFKÛREDİR. ************************** Bu mefkûre: MİLLİ, MANEVİ, AHLAKİ ve VİCDANİ kavramlarının vasıflandırdığı bir tasavvurdur. #MİLLİ: Türk Milleti olarak fıtri özelliklerimiz ve bu özelliklerimizden meydana getirdiğimiz her bir güzelliğimizdir. Devlet geleneğimiz, derin tarih şuurumuz, mukaddesat sevdamız, Mehmetçik vasfımız, kültür zenginliğimiz, medeniyet izlerimiz… #MANEVİ: Ruh ve metafizik olgunluğumuzdur. Gönülleri fethetme ve yürekleri kazanma anlayışımızdır. Hâl dilinin manaya büründüğü gönül deryasıdır. #AHLAKİ: Hikmet, erdem, fazilet, saadet, hakikat, hoşgörü, saygı, sevgi, edep ve töre anlayışımızdır. Yaratılanı severiz yaratandan ötürü düşüncemizin şekle büründüğü kalıptır. #VİCDANİ: Merhamet ve adalet gibi iki önemli vasfın çizgisinde daima hareket etmektir. İnsanın gönlünde hâkimlik yapan mahkemenin huzurunda olup, muhatap olunan her bir meselede daima hakkın ve hakikatin yanında olmayı sağlayan güçtür. ***************************** Bu mefkûre: Gelenekten geleceğe doğru ikra, ihya ve inşa şeklinde bir usul ve üslûp takip eden köklü ve bir o kadar da yeni olan bir düşüncedir. Dünü İKRA, günü İHYA, yarını İNŞA ilkesini kendisine şiar edinmiştir. #Dünü İKRA: Tarih ve tarih şuuruna dikkat çekmektir. Zaten TARİH mefhumu, tasavvurumuzu oluşturan dört önemli alandan birisidir. Geleceğe emin adımlar atmanın yolu geçmişin satır aralarında saklıdır. #Günü İHYA: Yaşadığımız anı inancımıza, değerlerimize ve Rabbi Rahmanın razı olacağı şekilde dolu dolu geçirmektir. Hani derler ya dün geçti yarın da meçhul o zaman günü yaşa. İşte bu günü yaşa meselesi ise günü gün etmek olarak algılanmamalı, “Eşrefi Mahlûk” olan insanın dağların taşların kaldıramayacağı bir yükle, Rabbi Rahmanın halifesi olduğunun şuurunda olunarak günü ihya etmektir. Her dem Kulluk Şuuruyla anı yaşanmalıdır. #Yarını İNŞA: Bizler sadece kendimizi değil içerisinde yaşadığımız bir hayatın da temsilcisi ve emanetçisiyiz. Bu temsil meselesi nesilden nesillere aktarılması gereken bir emanettir. Günümüz imkân ve şartlarıyla meydana getirdiğimiz müreffeh bir hayat ve bu hayatı daha da geliştirerek yarınlara devretmektir. İdari, siyasi, edebi, fikri, mimari, ekonomi, sosyal, kültürel, sanat, estetik… Her bir yönden daha güzelini elde etme gayret ve çabasıdır. *************************** Bu mefkûrenin sözcüleri daha doğrusu eylem alanları FİKİR, SANAT, DAVA ve HAREKETTİR. #FİKİR: Kuru, zayıf, çalıntı, taklit ve tarzanca düşüncelerden ziyade ilim, irfan ve hikmet gibi kaynaklardan beslenip İslami, insani, sağlam ve köklü olan bir dünya görüşüdür. #SANAT: Estetik ve güzeli şiar edinen bir zanaattır. Hissiyatın ve tasarının maddede can bulmasını sağlayan maharettir. Güzelde en güzeli arama işlemidir. #DAVA: Hakkı Hak bilip Hakka tabi olmak, Batılı Batıl bilip Batılı mani olmaktır. Yeryüzünde Rabbi Rahmanın halifesi olan insanoğlunun kendisine tek gaye edineceği dava işte budur. Gerisi teferruat. #HAREKET: Teoriden pratiğe, maddeden manaya, tahayyülden tefekküre, tefekkürden fiiliyata, fiiliyattan amele geçmeyen her şey fikir kabadayılığı ve gürültü kalabalığıdır. Aslolan düşüncenin eyleme dönüşmesidir. Bunun için hareket berekettir. ******************************